İmamoğlu’ndan, Bakan Soylu’nun Terör İddialarına Yanıt: “Yalan ve İftirayı Kendine Huy Edinmiş Bir Kişiyle Karşı Karşıyayız”

Haber: OKTAY YILDIRIM/ Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, belediye çalışanına yönelik “terör” tezlerine reaksiyon gösterdi. İmamoğlu, soru üzerine; “Yalan söylemeyi ve iftira atmayı kendine huy edinmiş bir kişiyle karşı karşıyayız. Ülkemiz için, milletimiz için gerçekten ciddi bir güvenlik sorunudur Sayın Bakan. Sözleri acıdır. İnsanlarımızı bölen, kurumlarımızı ne yazık ki bölen bir anlayışa sahip bir dile sahiptir. Bunun tedbirinin alınması lazım” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, gazetecilerle birlikte İstiklal Caddesi’nde inceleme yaptı. ‘İBB Miras’ ekiplerinin restore ederek İstanbul’a yine kazandıracağı tarihi yerlerden Beyoğlu Sineması, Muammer Karaca Tiyatrosu, Botter Apartmanı ve Metro Han’daki çalışmaları gazetecilerle birlikte yerinde inceleyen İmamoğlu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da Tünel’de yanıtladı.

İmamoğlu, gazetecilerin; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun belediye işçisine ve yakınlarına yönelik “terör” argümanları ve “Gündemimizde İBB’ye kayyum ataması yok” açıklaması ile ilgili sorusu üzerine şunları söyledi:

“Gündemimizde kayyum ataması yok, demeye bile yürek edemez. ‘Lütfetmiş’ diyeceğiz, ne kadar büyük iş yapmış? Palavra söylemeyi ve iftira atmayı kendine huy edinmiş bir şahısla karşı karşıyayız. Ülkemiz için, milletimiz için sahiden önemli bir güvenlik sıkıntısıdır Sayın Bakan. Çok acıdır. Kelamları acıdır. İnsanlarımızı bölen, kurumlarımızı ne yazık ki bölen bir anlayışa sahip bir lisana sahiptir. Bunun önleminin alınması lazım. Bu ülkemize, milletimize ziyan veriyor. Şu anki hükümete ziyan veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı’na zarar veriyor. Tedbir alması gereken kişi Sayın Cumhurbaşkanı’dır. İftiralarına ve palavralarına devam ediyor.

“YALANI TESCİLLİ BİR İNSAN”

Milletimizin hafızasına tekrar kazıyarak söylemek isterim: 3,5 sene evvel çıkıp, ‘Ortalama 700 terörist tespit ettik’ demiştir. ‘Evet, evet’ diye bu türlü hararetle de söz etmiştir. Açılan soruşturmalar, yapılan işte mahkeme vesaire… Bir mahkeme açıldı. 41 kişi yargılandı. Hepsi de beraat etti. ‘Toplamda 700 terörist’ diyen bir bakan. Kocaman bir sıfırla sonuç bulmuştur bu süreç.”

O bakımdan palavrası tescilli bir insandır. Yeniden ‘557 terörist’ deyip 86 bin İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanını zan altında bırakan bir açıklama yapmıştır. Hem de küme grup terör örgütlerinin ismini vererek sıralamıştır, haykırarak. O denli bir haykırarak ki; ağız lisan birbirine karışmış bir biçimde yüz ifadesi… Hışımla bu türlü çok berbat bir imaj alan bir biçimde haykırarak, Meclis’te konuşan bu zat, ‘557 terörist’ demiştir. Üstünden 1 seneyi aşkın mühlet geçmiştir. ve ortada hiçbir şey yoktur.

Hatta ikinci dereceden, üçüncü dereceden ailelerine giderek, müfettişleri her hafta buraya göndererek, müfettişlik kuruluşunu bile ne yazık ki ayaklar altına alacak biçimde hareket eden bir bakandır kendisi. Müfettişlerin nasıl rahatsız olduğunu, bu kentin kontrolünü yapmakla yükümlü olan, sürecini yönetmekle yükümlü olan müfettişlerin bile nasıl rencide olduklarını yüzlerinden gören birisiyim. Hüzünle geliyorlar. Onların da haline üzülüyorum. Fakat Türkiye Cumhuriyeti tarihi, bu türlü palavrayla, iftirayla lisanı dolu olan bir bakanı, kapkara bir leke olarak tarihine geçirmiştir. Buna sebep olanlar, bir an evvel önlem alsınlar. Önlem alınması gereken ve bu ülke ismine güvenlik tehdidi olan bir zattır. Söylediği kelam için 2,5 sene evvel demiştim, ‘Lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye.’ Bunu ispat edercesine her gün konuşan bir beşerden bahsediyorum.

Yalanına, iftirasına devam ediyor. Yazılar yazacağım, daha evvel yazdığım üzere iftiralarına dönük. Bana karşılık bile veremedi kurumlar. Hem bakanlık veremedi hem valilik veremedi. Hatta birbirlerine pas attılar. Artık bu tezler için de yazı yazacağım ben. Şahsen yollayacağım. Adım üzere eminim, buna da karşılık veremeyecekler. Şu an misyon yaptığı kurumda; genel müdüründen bakan yardımcısına, valilerinden herkese varıncaya kadar, herkesi güç durumda bırakmaktadır. Emniyet kuvvetlerinin yöneticilerine varıncaya kadar herkesi sıkıntı durumda bırakmaktadır. Güvenlik problemidir. Bir kente gelip, o kentin ilçe lideriyle, partinin vilayet lideriyle görüşen ancak o kentin valisini dikkate almayan, o kentin belediye lideriyle görüşmeyecek kadar demokrasiden uzak, özel vazifeli bir insan üzere hareket eden bir anlayışa sahiptir. Benim bildiğim içişleri bakanı az konuşur, çok iş yapar. Gizemlidir. Zira bu ülkenin namusu, erdemi ona aittir, benim de dahil. Fakat bu, o denli birisi değil. Gizem gösterir. Oturur. Sakin durur. Ayda bir konuşur. Her gün konuşuyor. Herkesin tweetine karşılık veriyor. Her vatandaşa karşılık veriyor. Bu türlü içişleri bakanı olur mu ya? Konutundan kovarlar bu adam. Bence meskenine bile huzura giremiyordur yani. Konutundan bile kovuyorlardır bunu. Milletimiz, memleketimiz inşallah bu makûs lisandan, bu makûs ve ahlak dışı lisandan, palavra dolu iftira edilen bir an evvel kurtulur.”

“BİZ BU KENTİN SARSINTIYLA İLGİLİ PROBLEMİNİ 20 YILDA ÇÖZERİZ”

İmamoğlu, “Depremin akabinde AK Partili belediyelerden birtakım tezler gelmeye başladı. Bunlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelikti. İBB’nin Zelzele Risk İdaresi için ayrılan bütçeyi azalttığı savları var. Bu tezler yanlışsız mu?” sorusunu da şu şekilde yanıtladı:

“Sadece şunu söyleyeceğim bu argümanlarda bulunan AK Partili yöneticilere. 20 yılda yaptıkları kentsel dönüşüm uygulamalarıyla bu ülke devam etse, 100 senede daha bitiremiyor İstanbul’un kentsel dönüşümü. Ama bizim 3 senede ortaya koyduğumuz cesaretli duruşla, biz bu şehrin depremle ilgili sorununu 20 yılda çözeriz. Bunlar böyle devam etsinler, yüz yılda çözemezler bakın. 100 yılda İstanbul’un şu anki mevcut hali eskimiş olur. Beceremediler, başaramadılar. Sarsıntıda bir ortaya gelme teklifini tereddütsüz, kayıtsız, koşulsuz gittim Sayın Bakan’a dedim ki, ‘Genel Başkan’ımdan izin alarak geliyorum. Biz, bütün siyasi yeleklerimizi bırakıp, sizin önderliğinizde kurulacak İstanbul Deprem Konseyi’nde vazife almaya hazırız’ dedim. Endişe ettiler. Bir araya gelemediler. Onun için biz, açığız. ‘Devleti, milleti, milletin geleceğini, bekasını ilgilendiren her konuda, her masaya koşa koşa gideriz’ diyoruz. Ancak bu cins konuları konuşacağımız -o tezde bulunan kimse bilmiyorum- belediye liderleri varsa onların bizim masamıza koşa koşa gelmekten kaygı edeceklerini net biliyorum.”

“AYNI ÖZLE BAKMIYORUM”

İmamoğlu, İstanbul Valiliğince İstiklal Caddesi’nde alınan birtakım yasaklarla ilgili soruya ise, “Ben, etkinlik vesaire bu tür konulara aynı gözle bakmıyorum. Süreci irdeleyeceğiz. Güvenlik tedbirleri açısından yanında olduğumuz kararlar var, ama bazı hususların süresiz bir şekilde tariflenmesine de bir o kadar karşıyım. Bunların makul süreleri olmalı. Sayın Vali’mizle bir araya geliriz, konuşuruz. Ondan sonra gerekli açıklamayı yaparım” cevabını verdi.